1. Anasayfa
  2. Yıkım ve Para Cezaları

İmar Para Cezalarında İtiraz, Dava ve Yürütmenin Durdurulması Süreci


0

İmar Para Cezalarında İtiraz, Dava ve Yürütmenin Durdurulması Süreci

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 21. maddesi, kural olarak Kanun kapsamındaki tüm yapıların ruhsata tabi olduğunu düzenler.

Kanunun 5. maddesinde “yapı”; yer altı veya yer üstü, geçici veya kalıcı nitelikteki tüm inşai faaliyetleri kapsayacak şekilde geniş tanımlanmıştır. Bu nedenle kapalı alan oluşturmasa dahi istinat duvarı, zemine beton dökülmesi, merdiven, havuz, foseptik çukuru gibi imalatlar da yapı sayılır ve normal şartlarda ruhsat alınmasını gerektirir.

Ancak aynı maddenin devamında, bazı tadilat ve imalatların ruhsat zorunluluğundan istisna tutulacağı belirtilmiş ve bu konuda doğrudan imar yönetmeliklerinde getirilen ruhsat muafiyetlerine atıf yapılmıştır. Bu atıf gereği Plânlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin 59. maddesi, ruhsat alınmadan yapılabilecek basit tadilat ve imalatları açıkça sıralamaktadır. Yönetmeliğe göre:

“Basit tamir ve tadiller, balkonlarda yapılan açılır kapanır katlanır cam panel uygulamaları, korkuluk, pergola, çardak/kameriye ve benzerlerinin yapımı ile bölme duvar, bahçe duvarı, duvar kaplamaları, baca, saçak, çatı ve benzeri elemanların tamiri ve pencere değişimi ruhsata tabi değildir.”

Kanun’un 21. maddesinde yer alan istisna ve bu maddeye dayanılarak yönetmeliklerde getirilen ruhsat muafiyeti nedeniyle, ruhsata tabi yapı olmaktan çıkar ve “yapı istisnası” statüsü kazanır. (https://bilginhukuk.av.tr/esasli-tadilat-basit-tadilat-ayrimi/)

Ayrıca yalnızca Yönetmelik değil, imar planları da bazı imalatlar için ruhsat muafiyeti getirebilmektedir. Uygulamada özellikle;

  • çatı yüksekliği ve eğimi,
  • belirli bir yüksekliğe kadar bahçe duvarı yapılması,
  • plan notları ile tanımlanan küçük ölçekli mimari elemanlar

gibi hususlarda, imar planları veya plan notlarıyla ruhsat alınmadan yapılabilecek imalatlar açıkça düzenlenmektedir. Bu nedenle, hakkında işlem yapılan bir imalatın yalnızca Kanun ve Yönetmelik hükümlerine göre değil, aynı zamanda uygulama imar planı ve plan notları kapsamında da değerlendirilmesi gerekir.

Bu istisnaların dışında kalan imalatlar yapı niteliğindedir. İstisna olarak sayılan tadilatların dışındaki tadilatlar proje değişikliği gerektirdiklerinden esaslı tadilat kabul edilir ve ruhsat gerektirir. Bu kapsamda gerçekleştirilen işler için ruhsat alınmamışsa veya ruhsatlı yapıda projeye aykırı şekilde yapılmışsa, tespit edilmeleri hâlinde doğrudan yapı tatil tutanağına konu edilir. Yapı tatil tutanağı, imar para cezası ve izleyen yaptırımların uygulanmasında temel ve belirleyici idari işlemdir.

Ruhsata Tabi Olmayan Yapılar:

 Üç Tarafı Açık Sundurma Örneği

Danıştay 14. Daire, 18.03.2015, E.2013/2651, K.2015/1974

“Üç tarafı açık ahşap dikme ve ahşap kiriş üzerine ahşap kaplama tahtası ve kiremit çatı örtüsü ile yapılan sundurmanın, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan ruhsata tabi yapı kapsamına girmediği…”

Bahçe Duvarı

İzmir Bölge İdare Mahkemesi Esas No: 2014/4434 Karar No: 2014/5374 

”Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği’nin 34 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında, “bahçe duvarlarının yüksekliği, binaların yol tarafından ve yoldan bina cephe hattına kadar (1.00) m.’yi, gerisinde ise (1.50) m. yi geçemez. Bu duvarlar üzerine yüksekliği (1.00) m.’ yi aşmayan ve görüşü kapatmayan parmaklık yapılabilir” hükmüne yer verildiği, dava konusu bahçe duvarının hiçbir cephesinde yol bulunmadığı, Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği’nin 34 üncü maddesinin 1 inci fıkrasına göre yol cephesi gerisinde yapılacak bahçe duvarı yüksekliği 1,50 m. olabileceği için, dava konusu bahçe duvarının 1,90 m-1,50 m=0,40 m. yüksekliğindeki kısmının  ruhsat gerektirdiği, bahçe duvarının üzerindeki ortalama 1,0 m. yüksekliğindeki görüşü kapatmayan çit imalatının ise, Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğinin 34 üncü maddesinin 1 inci fıkrasına uygun olup ruhsat gerektirmediği”

Bu metinde, imar para cezalarının hangi kriterlere göre verilebileceği; Kanun, yönetmelikler ve içtihatlar çerçevesinde açık biçimde ortaya konulmuştur. Bu kriterlere dayanmayan veya bunlara aykırı şekilde tesis edilen işlemlerin iptali gerekir. Bu nedenle dava konusu her para cezasının, öncelikle bu temel ölçütlerle karşılaştırılarak değerlendirilmesi zorunludur.

YAPI TATİL TUTANAĞI

Ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı bir imalat tespit edildiğinde süreç Yapı Tatil Tutanağı ile başlar. Belediye veya il özel idaresinin ilgili fen elemanları tarafından 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca düzenlenen bu tutanak, yapının o andaki durumunu ölçüleri, krokisi ve (varsa) fotoğraflarıyla birlikte kayıt altına alır ve inşai faaliyet mühürlenerek durdurulur. Tutanak yapıya asıldığında tebliğ edilmiş sayılır ve aynı zamanda aykırılık bilgisi tapu siciline işlenmek üzere en geç yedi gün içinde tapu müdürlüğüne bildirilir.  https://bilginhukuk.av.tr/imara-aykiri-yapinin-tespiti-yapi-tatil-tutanagi/)

Fen elemanı tarafından düzenlenmeyen yapı tatil tutanağı geçersizdir; bu tutanağa dayanılarak tesis edilen yıkım ve imar para cezası işlemleri de hukuki dayanakları bulunmadığından iptal edilir.

Danıştay 14. Daire, 16.04.2018, E. 2015/6474, K. 2018/2699

“Uyuşmazlıkta; düzenlenen mühürleme tutanağının 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesine aykırı olarak fen elemanlarınca tanzim edilmediği ve kanunda aranan unsurları taşımadığı anlaşılmaktadır.”

Aykırılıkların somut ve ölçülebilir biçimde tespit edilmemesi hâlinde idari para cezasının ve yıkım kararının iptali nedenidir. Aşağıdaki kararda da, imar mevzuatındaki neredeyse tüm aykırılık tiplerini içeren kapsamlı bir inşai faaliyette dahi, aykırılığın hangi ölçüde ve nasıl gerçekleştiğine ilişkin ayrıntılı tespitler yapılmadığı için tüm yaptırımlar iptal edilmiştir.

Danıştay 14. Daire, E. 2015/5796 K. 2018/4311 T. 31.5.2018

“Olayda; dava konusu encümen kararının dayanağı olan 20/06/2014 günlü yapı tatil tutanağı incelendiğinde, söz konusu yapı tatil tutanağında yapının durumunun “binanın taban alanı genişletilerek yol ve komşu çekme mesafesine tecavüz edildiği, galeri boşluğu kapatılarak odaya dönüştürüldüğü, projede olmayan 2. bodrum kat yapıldığı, örtü amaçlı çatı yükseltilerek bir kısmında çatı arası mekanlar oluşturulduğu” şeklinde tespit edildiği ancak ruhsat ve eki projelere aykırılığın, ölçümlerinin somut ve ayrıntılı olarak saptanmadığı yapıda bulunan aykırılıkların hali hazırdaki durumunun ayrıntılı bir şekilde tespit edilmediği ki durumunun ayrıntılı bir şekilde tespit edilmediği anlaşılmaktadır. 222.677,00 TL idari para cezası verilmesine ilişkin YTT ve yıkım ve idari para cezası kararı iptal edilmiştir.“

Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin 03.07.2017 tarihli ve 30113 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4. maddesinin (ssss) bendine göre, yapı tatil tutanağı;  yalnızca ilgili idaresince yetkilendirilmiş teknik (fen) elemanları tarafından düzenlenebilir. Bu nedenle, tutanağı düzenlemek için fen elemanı sıfatı tek başına yeterli değildir; ilgili idarenin ayrıca yetkilendirme yapmış olması şarttır. Bu yetkilendirme yoksa tutanak da geçerli değildir.

Tutanağa dayalı olarak, imara aykırı yapı yapma fiili nedeniyle 3194 sayılı Kanun’un 42/2. maddesi uyarınca imar para cezası verilir. Aykırılık bu süre sonunda hâlâ giderilmemişse, Kanun’un 42/3. maddesi gereğince ayrıca ikinci bir para cezası uygulanır

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca düzenlenen yapı tatil tutanağı, yapıya asıldığı anda tebliğ edilmiş sayılır ve bu durum dava açma süresini kendiliğinden başlatır. Bu nedenle, yapı tatil tutanağına karşı açılacak davalarda, tebliğ tarihi olarak tutanağın düzenlenme tarihi esas alınmalıdır; zira uygulamada tutanak çoğunlukla düzenlendiği anda yapıya asılmakta ve tebligat hukuken o anda tamamlanmış kabul edilmektedir.Bununla birlikte, nadiren de olsa yapıya asma işlemi fiilen gerçekleştirilmemişse, sürenin başlangıcı için ikinci kriter tutanağın muhtarlığa bırakıldığı tarih olacaktır. Çünkü Kanun, ilgilinin bulunamaması hâlinde muhtarlığa bırakmayı da geçerli tebligat yöntemi olarak kabul eder.Her iki ihtimalin de gerçekleşmediği istisnai durumlarda ise, tutanağın klasik posta yoluyla tebliğ edildiği tarih dava süresini başlatır. Dolayısıyla, yapı tatil tutanağına karşı açılacak davalarda, davanın süresinde olup olmadığını belirleyen en kritik unsur, tutanağın hangi yöntemle ve hangi tarihte tebliğ edildiğinin doğru tespit edilmesidir.

İMAR PARA CEZASI

1- ŞAHIS BAKIMINDAN

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin 2. fıkrası uyarınca;
Ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere ya da imar mevzuatına aykırı olarak gerçekleştirilen bir yapıya ilişkin idari para cezası;

  • Yapının sahibine,
  • Yapı müteahhidine ve
  • Aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere

uygulanır.

Bu düzenleme ile kanun koyucu, imar disiplininin korunmasında sorumluluğu tek bir kişiye değil, sürecin bütün aktörlerine yayılan bir sistem öngörmüştür.

Ancak, yapıyı fiilen kimin yaptığı, kimlerin iştirak ettiği ve bu kişilerin sorumluluk payının ne olduğu hususlarının tespiti idarenin —yani belediyenin— görevidir.
İdare, para cezası tesis etmeden önce bu tespitleri yapmak ve sorumluluğu somutlaştırmak zorundadır. Sadece malik sıfatına dayanarak veya soyut kabullerle para cezası verilmesi hukuken mümkün değildir.

A- MÜTEAHHİT-MALİK İLİŞKİSİ

Aykırılığı yapanın yüklenici/müteahhit olduğu durumlarda, imar para cezası arsa sahibine değil, fiilen aykırılığı gerçekleştiren yükleniciye yöneltilmelidir. İdare sorumluyu araştırmakla yükümlüdür.Danıştay 6. Dairesi, E. 2021/8096, K. 2023/6209, T. 15.06.2023
“Arsa sahipleri ile yüklenici firma arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre ‘ruhsata aykırılıkları yapan’ kişi olan yüklenici/müteahhit firmanın, imar para cezasının muhatabı olacağından, bu hususta araştırma yapılarak ona göre para cezası tesis edilmesi gerekirken, arsa sahibi davacıya taşınmazdaki hissesi oranında para cezası verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı…”

B- KİRACI-MALİK İLİŞKİSİ

Malik sadece malik olduğu için cezalandırılamaz; aykırılığı kim yaptıysa ceza ona yöneltilir. Malik müdahil değilse ve işlemleri kiracı yaptıysa, para cezası kiracıya uygulanır.

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, 5. İDD, E. 2018/362, K. 2020/865, T. 11.06.2020
“Ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılan yapının maliki olunmasının, doğrudan yapı sahibi olunduğu sonucu doğurmayacağı, suç ve cezaların şahsiliği ilkesi gereğince cezanın dayanağını oluşturan imara aykırılıkları yapan adına ceza uygulanması gerekli olup, dosyadaki bilgi ve belgelerden kiracı tarafından yapıldığı anlaşılan imara aykırılıklardan malik olması sıfatıyla davacı adına ceza kesilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı…”

C- MİRASBIRAKAN-MİRASÇI İLİŞKİSİ

Miras yoluyla taşınmazı devralan kişiler, geçmişte yapılmış bir yapının sorumlusu sayılamaz; para cezası ancak aykırılığı yapan kişiye yöneltilebilir.

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, 5. İDD, E. 2017/2109, K. 2019/1198, T. 03.04.2019
“…yapı tatil tutanağına konu edilen ruhsatsız yapılardan zemin + 2 normal katlı yapının 17.04.2003 tarihinde vefat eden muris Nurettin Erken’in sağlığında zaten var olduğu, çelik çatı imalatının ise taşınmazın mirasen davacılara intikal ettiği dönemde yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacıların yapı sahibi sıfatına haiz olmadığı anlaşılan zemin + 2 normal katlı ana yapıyı da kapsayacak şekilde hesaplama yapılmak suretiyle verilen idari para cezasına ilişkin belediye encümeni kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”

D- ESKİ MALİK-YENİ MALİK

Yeni malik, geçmişte yapılmış aykırılıklardan sorumlu tutulamaz; ceza ancak aykırılığı yapan kişiye yöneltilebilir.

İzmir Bölge İdare Mahkemesi, 4. İDD, E. 2017/1272, K. 2017/1289, T. 22.06.2017
“Davacının taşınmazı satın almadan önce de olduğu, yapının davacı tarafından yapıldığının tespit edilmediği, davacı tarafından yapılan faaliyetin ise ruhsat gerektiren nitelikte olmadığı anlaşıldığından, bu kısma ilişkin olarak verilen para cezasında hukuka uyarlık görülmediği…

Ruhsata aykırılık başkasınca yapılmış olsa bile, tespit sonrası malik bir ay içinde ruhsat alma veya yapıyı ruhsata uygun hâle getirme yükümlülüğünü yerine getirmezse, bu defa ceza malik adına uygulanabilir.

Danıştay 6. Dairesi, E. 2019/6378, K. 2019/7518, T. 17.09.2019
“3194 sayılı Kanunun 42/3. maddesi uyarınca verilen dava konusu para cezasının, yapı tatil tutanağına konu aykırılık nedeniyle ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapma fiilinden değil, söz konusu Kanunun 32. maddesindeki mükellefiyetlerin yerine getirilmemesinden, başka bir deyişle bir ay içinde ruhsat alınmamasından ya da yapının ruhsata uygun hale getirilmemesinden dolayı verildiği anlaşılmış olup, ruhsat alma veya ruhsata uygun hale getirme mükellefiyetinin ise yapı malikine ait olduğu hususu dikkate alındığında, ruhsata aykırılığın tespit edildiği tarih itibarıyla yapı sahibi olan ve 32. maddedeki öngörülen sürede mükellefiyetleri yerine getirmeyen davacıya 42. maddenin 3. fıkrası uyarınca maktu para cezası verilebileceği sonucuna varılmıştır.”

E- FENNİ MESUL BAKIMINDAN

Fenni mesul, yalnızca kendi uzmanlık alanına giren aykırılıklardan sorumlu tutulabilir; uzmanlık alanı dışında kalan bir aykırılık nedeniyle para cezası uygulanamaz.

Danıştay 14. Dairesi, E. 2015/6006, K. 2017/6759, T. 06.12.2017
“Mekanik tesisat proje müellifinin sorumluluğundan bahsedilebilmesi için, kendi uzmanlık alanları ile ilgili denetim faaliyetini yerine getirmediğine veya imara aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmediğine ilişkin somut tespitin bulunması gerekmektedir.
Bu durumda; fenni mesuliyetin, fenni mesulün uzmanlık alanına göre belirlenmesi gerekliliği karşısında, yapıda tespit edilen imara aykırı durumun davacı mekanik tesisat proje müellifinin uzmanlık alanı ile ilgili olmadığı anlaşılmakta olup, bu hususa ilişkin denetim faaliyetinin veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmediğinden söz edilemeyeceğinden fenni mesule para cezası verilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık… görülmemiştir.”

Yapı Denetim Kuruluşu

Yapı denetim kuruluşlarının sorumluluğu, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’dan doğar. Bu kuruluşlar, 3194 sayılı İmar Kanunu’nda düzenlenen fenni mesul değildir. Bu nedenle, Danıştay yapı denetim kuruluşuna 3194/42. madde uyarınca imar para cezası verilemeyeceğini açıkça ortaya koymuştur.

Danıştay 6. Dairesi, E. 2022/3268, K. 2025/2055, T. 16.04.2025
“Bu durumda, uyuşmazlıkta, davacı şirket hakkında yapı denetim kuruluşunun görev ve sorumlulukları ile uygulanacak idari yaptırımların düzenlendiği 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun maddeleri uyarınca yaptırım uygulanabileceği, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesine dayanılarak verilen dava konusu idari para cezasında bu sebeple hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”

Danıştay 6. Dairesi, E. 2022/8954, K. 2025/2631, T. 08.05.2025
“Bu durumda; davacı yapı denetim kuruluşuna 3194 sayılı Kanunun 42. maddesi uyarınca imar para cezası verilmesine ilişkin dava konusu encümen kararı ile buna ilişkin ihbarnamenin iptali yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.”

Her iki karar da aynı ilkeye dayanır:
Yapı denetim kuruluşu, 3194 sayılı Kanun’daki fenni mesul değildir; cezai sorumluluk, yalnızca 4708 sayılı Kanun çerçevesinde değerlendirilebilir.

Fenni mesul, 3194 sayılı Kanun’un 42/2-ç bendi kapsamında para cezasının muhatabı değildir.

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, 5. İDD, E. 2024/1728, K. 2024/1968
“3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasına 7226 sayılı Kanunun 39. maddesi ile eklenen (ç) bendine uygun şekilde verilen idari para cezasının sorumlu olan yapı sahibine ve yapı müteahhidine tebliğinden itibaren bir ay içinde aykırılığın giderilmesi ve yapının mevzuata uygun hale getirilmesi halinde bu bent uyarınca ilave edilen para cezasının tahsil edilmeyeceğinin belirtildiği görülmüş olup bu kapsamda ‘fenni mesul’ ibaresi geçmediğinden söz konusu para cezası ile cezalandırılmasına hukuken imkân bulunmadığı…”

2- YAPININ NİTELİĞİ BAKIMINDAN

İmar para cezası, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca hesaplanır cezanın türü, yapının niteliğine göre belirlenir.

Sıralama şöyledir:

  1. 42/2-a — Yapının alanı (m²) üzerinden temel ceza
  2. 42/2-b — Yapının maliyeti üzerinden temel ceza
  3. 42/3 — Tespit sonrası bir aylık yükümlülüğün yerine getirilmemesine bağlı maktu ceza
  4. 42/2-ç — İlave para cezası (aykırılığın giderilmemesi hâlinde)
  5. Artırım sebepleri — (42/2-c alt bentleri)

Bu bölümde, hesaplama tam olarak bu sıra ile ele alınacak; her bir başlık altında cezanın hangi durumda uygulanacağı, neyi ifade ettiği ve neden ayrı düzenlendiği açıklanacaktır. Amaç, imar para cezasının keyfî değil, kanunda öngörülen matematiksel yöntemle belirlenmesidir.

  1. Maddenin 2. Fıkrasındaki (a) ve (b) Bentleri Arasındaki Temel Ayrım

İmar para cezasının hesaplanmasında ilk belirlenmesi gereken husus, cezanın (a) bendi üzerinden mi yoksa (b) bendi üzerinden mi uygulanacağıdır.

  • Eğer imara aykırılık, metrekare olarak ölçülebilen bir yapı alanı oluşturuyorsa (örneğin ilave kat, kapalı hacim, bağımsız bölüm genişlemesi gibi), ceza 42/2-(a) bendi uyarınca yapının inşaat alanı üzerinden hesaplanır.
Yapının statik sistemini etkileyen müdahaleler (taşıyıcı elemanların değiştirilmesi, hacim büyütülmesi vb.) veya kullanım amacının değiştirilmesi de bu kapsamdadır.
  • Ancak imalat mekânsal bir alan oluşturmuyor ve ölçüm metrekare olarak yapılamıyorsa (bahçe duvarı, kapı, pencere, korkuluk gibi elemanlar), bu durumda ceza 42/2-(b) bendi uyarınca yapının maliyet bedeli üzerinden hesaplanır.
(Maliyet bedeli belirlenirken Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın her yıl yayımladığı “Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Tebliği” esas alınır.)

Özetle:

  • Alan oluşturuyorsa → (a) bendi / m² üzerinden,
  • Alan oluşturmuyorsa → (b) bendi / maliyet bedeli üzerinden hesaplama yapılır.

Bu ayrım, cezanın miktarını doğrudan etkilediği için yanlış bent uygulanması, para cezasının iptal sebebidir.

A- 42/2-a — Yapının alanı (m²) üzerinden temel ceza:

3194 sayılı Kanun’un 42/2-(a) bendine göre temel para cezasının belirlenmesinde üç unsur esastır: yapı inşaat alanı, yapının sınıfı ve grubu. Aykırılığın yapı bütününü değil, belirli bir bölümünü etkilemesi halinde ise, etkilenen alan ayrıca hesaba dâhil edilir. Bu nedenle, para cezasının hukuka uygun olarak hesaplanabilmesi için; yapının toplam inşaat alanının, aykırılığın etkilediği alanın ve yapının sınıf ile grubunun tereddüde yer vermeyecek biçimde doğru tespit edilmesi zorunludur.

Danıştay 14. D., E. 2015/7878 K. 2018/5597 T. 24.9.2018

“Uyuşmazlıkta; davalı idarece para cezasının hesaplanmasına esas olarak ruhsata aykırı yapılardan bekçi kulübesi l/A, diğerleri III/A yapı sınıf ve grubunda değerlendirilmiş, İdare Mahkemesince yaptırılan keşif bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda ise imalathane II/B, depolar I/B, arıtma tesisi II/B, bekçi kulübesi I/A, trafo II/A yapı sınıf grubu üzerinden (aykırılıktan etkilenen alan miktarı aynı tespit edilmiş) para cezasının hesap edildiği, İdare Mahkemesince bilirkişi raporundaki yapı sınıf ve gruplarına ilişkin tespitler hükme esas alınarak, para cezasının 79.009,12 TL’lik kısmında hukuka aykırılık kalan 134.231,43 TL’lik kısmında ise hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle para cezasının 79.009,12 TL’lik kısmı yönünden davanın reddine kalan kısmı yönünden ise iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, para cezasının hesabındaki temel kriterlerden aykırılıktan etkilenen alana ilişkin miktarda bir farklılık bulunmasa da, idarenin belirlediği ile bilirkişinin tespit ettiği ruhsata aykırı yapıların yapı sınıf ve grubunda farklılıklar olduğu ve bu hususun temel cezayı etkileyen nitelikte olduğu dikkate alındığında, İdare Mahkemesince para cezasının tamamının iptaline karar verilmesi gerekir”

B- 42/2-b — Yapının maliyeti üzerinden temel ceza

Kapı İmalatı Alan Oluşturmaz — Ceza (a) Değil, (b) Bendine Göre HesaplanmalıdırDanıştay 14. Daire, 09.04.2015, E. 2013/5869, K. 2015/2852

“Bilirkişi raporunda kapı imalatı için 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendine göre para cezası verilmesi gerektiği yönünde yapılan tespitin ve ruhsata aykırı olarak bölme duvar kaldırma, bölme duvar imal etme şeklindeki imalatların, binanın statiğini etkileyip etkilemediği hususunda idarece bir tesbit yapılmadan, 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca etkilenen alan üzerinden para cezası hesaplanmış olmasının temel cezayı etkileyen nitelikte olduğunun dikkate alınması suretiyle, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinde öngörülen kriterlere aykırı hesaplandığı anlaşılan para cezasının tamamının iptaline.”

  1. maddenin 2. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin birlikte uygulanması mümkündür. Birden fazla aykırılık tespit edilmişse ve bu aykırılıkların bir kısmı (a) bendine, bir kısmı ise (b) bendine giriyorsa, her bir aykırılık için ayrı ayrı temel para cezası hesaplanması gerekir. Başka bir ifadeyle, (a) ve (b) bentleri aynı işlem içinde birlikte uygulanabilir.

Danıştay 14. D., E. 2015/1310, K. 2018/5409, T. 19.9.2018

C- 42/2-ç — İlave para cezası (aykırılığın giderilmemesi hâlinde) ve Anayasal Tartışmalar

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin 2. fıkrasına, 26.03.2020 tarihli 7226 sayılı Kanun’un 39. maddesiyle eklenen (ç) bendi, klasik para cezası hesaplamasına ilave bir unsur getirmiştir. Buna göre, yapı sınıfı, grubu ve aykırılığa konu alan üzerinden hesaplanan temel para cezasına ek olarak, aykırılığa konu alanın metrekaresi ile taşınmazın emlak vergisine esas asgari birim değeri çarpılarak bulunan tutar, ayrıca para cezası olarak uygulanmaktadır. Ancak aykırılığın bir ay içinde giderilmesi halinde bu ilave ceza tahsil edilmez.

Bu düzenleme, aynı fiil nedeniyle iki farklı ceza öngörmesi nedeniyle doktrinde ve uygulamada tartışmalara yol açmıştır. Zira :

42/3 hâlâ “verilen süre içinde aykırılığı gidermeme” fiilini maktu para cezasıyla yaptırıma bağlamaktadır.

42/2-ç ise, aynı “aykırılığı gidermeme” fiilini bu kez ilave nispi para cezası ile ikinci kez cezalandırmaktadır.

Sonuç olarak, 42/2-(ç) bendinde öngörülen ilave para cezası, aynı eylem için iki ayrı idari cezanın uygulanması sonucunu doğurmakta; bu yönüyle non bis in idem ilkesi bakımından tartışmalı bir düzenleme niteliğini korumaktadır. Anayasaya aykırılığın detaylı analizi için: (https://bilginhukuk.av.tr/26-mart-2020-tarihinde-7226-sayili-kanunla-getirilen-ilave-imar-para-cezasinin-anayasaya-aykiriligi/)

İlave Cezanın Tahsil Şartının Belirtilmemesi 42/2-ç Kapsamındaki İşlemi Sakatlar

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, 5. İDD, E. 2024/1339, K. 2025/54

“3194 sayılı Kanun’un 42/.maddesinin ç bendi uyarınca ilave edilen 316.743,84-TL yönünden ise;
Uyuşmazlıkta, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendi uyarınca verilen idari para cezasının ilgilisine tebliğinden itibaren bir ay içinde aykırılığın giderilmesi ve yapının mevzuata uygun hale getirilmesi halinde bu bent uyarınca ilave edilen para cezası tahsil edilmeyeceği hususunun dava konusu işlemde belirtilmediği görüldüğünden (ç) bendi uyarınca ilave edilen 316.743,84-TL’lik kısımda hukuka uygunluk bulunmadığı…”

D- 42/3 — Tespit sonrası bir aylık yükümlülüğün yerine getirilmemesine bağlı maktu ceza

İzmir BİM, 4. İDD, E. 2023/4754 K. 2025/1185 T. 8.5.2025

“İmalatların ruhsatsız olarak yapıldığının tespit edilerek yapı tatil zaptının düzenlendiği, bir aylık sürede ruhsata aykırılıkların giderilmesi ya da yapının yıkılması için davacı tarafa yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri doğrultusunda süre verildiği ve davacı tarafın verilen sürede yapıyı ruhsatlandırmadığı/yıkmadığı göz önüne alındığında yıkım mükellefiyetinin yerine getirilmediği anlaşıldığından Kanun’un 42/3 maddesi uyarınca uygulanan para cezasında hukuka aykırılık görülmediği”

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42/3. fıkrası uyarınca, yapı tatil tutanağına rağmen verilen süre içinde aykırılığın giderilmemesi durumunda uygulanacak maktu para cezaları aşağıdaki gibidir:

  • Verilen süre içinde aykırılık giderilmezse:000 TL(2025 yılı için: 42.973 TL)
  • Yapının çevre ve sağlık koşullarına aykırı olması halinde:000 TL(2025 yılı için: 86.025 TL)
  • Yapının can ve mal emniyetini tehdit etmesi halinde:000 TL(2025 yılı için: 129.106 TL)

E- Tekerrür

Tekerrür, ceza hukukuna özgü bir kavram olmakla birlikte, imar hukukunda da benzer bir amaçla uygulanır: hukuka aykırılığı tespit edilip durdurulan bir inşai faaliyetin, buna rağmen yeniden sürdürülmesini caydırmak.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42/6. fıkrası, tekerrürü şu şekilde düzenler:

“Yukarıdaki fıkralarda belirtilen fiil ve hallerin, yapının inşa edilmesi süreci içinde tekrarı halinde, idari para cezaları bir kat artırılarak uygulanır.”

Bu hüküm gereğince, ilk tespitten sonra inşaata devam edildiği açıkça görülüyorsa, ikinci tespitte yalnızca ilk tespitten sonra yapılan yeni imalatlar için hesaplanan ceza bir kat artırılarak uygulanır.

Uygulamada En Sık Yapılan Hata

İdareler çoğu zaman, ilk tespitte belirlenen aykırılıkları da yeniden hesaba katarak toplam aykırılık üzerinden cezanın iki katına çıkarılması yoluna gitmektedir.

Bu yöntem hem tekerrürün mantığına, hem de Anayasa’daki “aynı fiilden iki kez cezalandırılmama” ilkesine aykırıdır.

Danıştay, bu hususu aşağıdaki kararda açıkça ortaya koymuştur:

Danıştay 14. D., E. 2015/4949, K. 2018/5567, T. 24.9.2018

“3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin 6. fıkrasında ise; yukarıdaki fıkralarda belirtilen fiil ve hallerin, yapının inşa edilmesi süreci içinde tekrarı halinde, idari para cezalarının bir kat artırılarak uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Doktrinde genellikle kabul edilen tanıma göre tekerrür; bir ceza yaptırımına uğradıktan sonra yeniden suç işleyen kimsenin durumudur. Bu durumdaki kimselere ‘mükerrir’ denilmektedir. Kanunlar, mükerrirlere, ilk suçludan daha fazla ceza verilmesini emrettiklerinden, onların işledikleri suçun cezası arttırılarak verilmektedir.
Bu arttırmanın nedeni; o kimselerin evvelce de suç işlemiş olmalarıdır.
İmar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin, mevzuata aykırı yapının inşa süreci içerisinde tekrarı halinde idari para cezasının her bir tekrarda bir kat artırılarak uygulanacağı sabit ise de, bu bir kat artırımın önceki cezanın iki katı şeklinde değil, tespit edilen yeni aykırılık için, yukarıdaki hükümlere göre hesaplanan para cezasının bir katı şeklinde, yani; yapılan tespit üzerine inşaatın devam edilen kısmı üzerinden uygulanması gerekmektedir.”

Tekerrürün Uygulanabilmesi İçin Aranan Şartlardan Biri: Aynı Kişi

İlk tespit ile ikinci tespitte hukuka aykırı inşai faaliyeti sürdüren kişinin aynı kişi olması gerekir.
Farklı kişilerin fiilleri söz konusuysa tekerrür hükümleri uygulanmaz.

Tekerrür, Artırım Sebeplerine Ek Bir Unsurdur

42/6’daki tekerrür düzenlemesi, etkisi bakımından cezayı bir kat artıran bir mekanizma olduğundan, 42/2-(c) bendindeki 13 artırım sebebine benzer şekilde ek bir artırım unsuru niteliği taşır.

Bu nedenle idareler, tekerrürün yalnızca ilk tespitten sonraki imalata uygulanması gerektiğini gözden kaçırmamalı; aksi halde işlem kısmen veya tamamen iptale konu olabilmektedir.

E- Artırım sebepleri — (42/2-c alt bentleri)

3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrası (c) bendi; yapının niteliğine, mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliklerine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine göre temel para cezasına uygulanacak artırımları belirleyen 13 alt bende yer vermektedir. Kanunda sınırlı olarak sayılan bu artırım sebepleri şöyledir:

“(a) ve (b) bentlerine göre cezalandırmayı gerektiren aykırılığa konu yapı;

  1. Hisseli parselde diğer maliklerin muvafakati alınmaksızın yapılmış ise cezanın %30’u,
  2. Kamuya veya başkasına ait bir parselde yapılmış ise cezanın %40’ı,
  3. Uygulama imar planında veya parselasyon planında ‘Kamu Tesisi Alanı’ veya ‘Umumî Hizmet Alanı’ olarak belirlenmiş bir alanda yapılmış ise cezanın %60’ı,
  4. Mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit ediyor ise cezanın %100’ü,
  5. Uygulama imar planı bulunan bir alanda yapılmış ise cezanın %20’si,
  6. Yapılaşmaya yasaklanmış bir alanda yapılmış ise cezanın %80’i,
  7. Özel kanunlar ile belirlenmiş özel imar rejimine tabi bir alanda yapılmış ise cezanın %50’si,
  8. Ruhsatsız ise cezanın %180’i,
  9. Ruhsatı hükümsüz hale gelmesine rağmen inşaatı sürdürülüyor ise cezanın %50’si,
  10. Yapı kullanma izin belgesi alınmış olmakla birlikte, ruhsat alınmaksızın yeni inşaî faaliyete konu ise cezanın %100’ü,
  11. İnşaî faaliyetleri tamamlanmış ve kullanılmıyor ise cezanın %10’u,
  12. İnşaî faaliyetleri tamamlanmış ve kullanılıyor ise cezanın %20’si,
  13. Çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet veriyor ise cezanın %20’si,

(a) ve (b) bentlerinde belirtilen şekilde tespit edilen para cezalarının miktarına göre ayrı ayrı hesap edilerek ilave olunur. Para cezalarına konu olan alanın hesaplanmasında aykırılıktan etkilenen alan dikkate alınır.”

Görüldüğü üzere; 4, 8, 9, 10, 11, 12 ve 13. alt bentlerdeki artırım sebepleri doğrudan yapıya, 1, 2, 3, 5, 6 ve 7. alt bentlerdeki artırım sebepleri ise yapının bulunduğu alana ilişkindir.

Aşağıda artırım sebepleri, kanundaki sıralamadan ziyade birbirleriyle olan ilişkileri gözetilerek açıklanmaktadır:

  1. Alt Bent – Hisseli Parselde Yapı (%30):
Yapının hisseli parselde diğer maliklerin izni olmadan yapılmış olduğunun tutanakta açık şekilde belirtilmesi gerekir.
(Danıştay 14. Dairesi, E.2015/4738, K.2018/5660)
  2. Alt Bent – Kamu veya Başkasına Ait Parselde Yapı (%40):
Artırım, doğrudan parselin mülkiyet durumuna bağlıdır.
  3. Alt Bent – Kamu Tesisi/Umumî Hizmet Alanı (%60):
Burada mülkiyet değil, parselin imar planındaki fonksiyonu esas alınır.
  4. Alt Bent – Uygulama İmar Planı Bulunan Alan (%20):
Bu bent, 3. bent ile birlikte uygulanabilir.
(Danıştay 14. Dairesi, E.2015/1573, K.2018/4185)

6 ve 7. Alt Bentler – Yapılaşma Yasağı / Özel İmar Rejimi (%80 – %50):
6. bent; kıyı, 1. derece askeri yasak bölge, doğal sit gibi tamamen yapılaşmaya yasak alanları,
7. bent ise özel kanunlarla belirlenmiş özel imar rejimi olan alanları kapsar.
Bu iki bent birlikte uygulanamaz.
(Danıştay 14. Dairesi, E.2015/8273, K.2018/4407)

8, 9 ve 10. Alt Bentler – Ruhsatsızlık/Re’sen Hükümsüzlük/İskânlı Yapıda Ruhsatsız Faaliyet (%180 – %50 – %100):
Bu üç bent, fiilin ağırlığına göre farklılaştırılmıştır.
Tamamen ruhsatsız yapı için 8. bent uygulanır ve ruhsatlı yapılardaki ruhsatsız tadilatlara uygulanamaz.
Ruhsatı hükümsüz hale gelmesine rağmen inşaata devam edilmesi durumunda 9. bent uygulanır.
İskânlı yapıda ruhsatsız yeni inşaî faaliyette 10. bent uygulanır.
Bu üç bent birlikte uygulanamaz; yalnız uygun olan bent uygulanır.
(Danıştay 14. Dairesi, E.2014/140, K.2017/1624)

11 ve 12. Alt Bentler – Tamamlanmış Yapı (%10 – %20):
Biri kullanılmayan, diğeri kullanılan yapılar içindir.
İnşaat tamamlanmamışsa uygulanamaz; birlikte uygulanmaları da mümkün değildir.

4 ve 13. Alt Bentler – Can ve Mal Emniyeti / Çevre–Görüntü Kirliliği (%100 – %20):
4. bent için teknik inceleme, yapı malzemesi ve dayanıklılık gibi unsurlara ilişkin somut tespit gereklidir.
13. bent için çevre ve görüntü kirliliğini açıkça ortaya koyan somut bulgular şarttır.
Salt ruhsatsızlık bu bentlerin uygulanması için yeterli değildir.
(Danıştay 14. Dairesi, E.2014/3393, K.2016/3496)

Kanunun sistematiğine göre artırım sebepleri, işlem yapılan aykırılığa uygun olan bentlerin oranlarının toplanmasıyla temel ceza üzerine eklenir ve toplam ceza bu şekilde belirlenir.

Artırım sebepleri, imar para cezalarında uygulamada en çok hata yapılan alandır. Temel para cezası doğru hesaplanmış olsa bile, artırım sebepleri hukuka aykırı belirlenmişse yalnızca o bentlere ilişkin tutarların iptaline karar verilir; temel ceza sabit kalır. Hatalı bent birden fazlaysa iptal de yalnız hatalı bentlerle sınırlı olur.

F- Köy Yerleşik Alanlarında Uygulanan İmar Para Cezalarında Beşte Bir İndirimi

Köy yerleşik alanı sınırları içinde yapılan yapılar bakımından, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin 5. fıkrası özel bir düzenleme getirmiştir. Buna göre, köy yerleşik alanlarında veya civarında yapılan yapılar hakkında uygulanacak para cezaları, genel hükümlere göre belirlenen tutarın beşte biri oranında uygulanır. Bu hüküm, kırsal alanların ekonomik ve sosyal koşulları dikkate alınarak getirilmiş bir istisnadır.

Bu konuda Danıştay 6. Dairesi’nin E. 2021/664, K. 2022/1923, T. 21.02.2022 sayılı kararı yol göstericidir:

“…Bu nedenle anılan taşınmazın inşa edildiği tarih itibarı ile köy yerleşik alanı sınırları içinde kaldığı anlaşıldığından, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesininin 2. fıkrası uyarınca hesaplanan para cezası miktarının, aynı maddenin işlem tarihinde yürürlükte olan 5. fıkrası uyarınca beşte birinin uygulanması suretiyle belirlenmesi gerekirken, söz konusu indirim uygulanmadan tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin para cezası verilmesine ilişkin kısmının iptaline karar verilmiştir.”

İMAR PARA CEZASI UYGULAMA YETKİSİ: İLGİLİ İDARENİN BELİRLENMESİ

İmar para cezası uygulama yetkisi, yapının bulunduğu yerin idari statüsüne, özel mevzuat hükümlerine ve bazı hâllerde belediyeler arası yetki paylaşımı ve denetim mekanizmalarına göre değişmektedir. 3194 sayılı İmar Kanunu “ilgili idare” kavramını temel alırken; belediye, il özel idaresi, büyükşehir belediyesi, organize sanayi bölgeleri, özel çevre koruma bölgeleri, kıyı alanları, teknoloji geliştirme bölgeleri ve alışveriş merkezleri gibi farklı alanlarda yetkiyi belirleyen özel düzenlemeler bulunmaktadır. Aşağıda imar para cezası verme yetkisinin hangi idareye ait olduğu konu başlıkları itibarıyla sistematik biçimde özetlenmiştir:

Belediye Sınırları İçinde/Dışında Yetki

Belediye sınırları içinde para cezası verme yetkisi belediyelere; bu sınırlar dışında ise 5302 sayılı Kanun gereği il özel idarelerine aittir.
Köylerde uygulanacak para cezalarında da belirleyici unsur köyün belediye sınırları içinde olup olmamasıdır.
Ayrıca köy yerleşik alanının veya civarının tespit edilmemiş olması, idarenin para cezası uygulamasına engel değildir.

Büyükşehir Belediyelerinde Yetki

Büyükşehir belediyesi sınırları içinde para cezası verme yetkisi ilçe ve ilk kademe belediyelerine aittir.
Ancak 5216 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca ilçe belediyelerinin üç ay içinde işlem yapmaması hâlinde büyükşehir belediyesi doğrudan 32 ve 42. madde yetkilerini kullanabilir.
Aynı konuda iki kez ceza verilemeyeceği de açık hüküm altındadır.

Organize Sanayi Bölgelerinde Yetki

OSB Uygulama Yönetmeliği’nin 76. maddesine göre, OSB’lerde imar para cezaları 3194 sayılı Kanun’un 32 ve 42. maddeleri çerçevesinde verilir.
Belediye sınırları içindeki OSB’lerde yetkili idare belediye, sınır dışında ise il özel idaresidir.

Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Yetki

383 sayılı KHK’ya göre özel çevre koruma bölgelerinde yapılan aykırı yapılar hakkında 3194 sayılı Kanun uygulanır.
Bu bölgelerde para cezası verme yetkisi, belediye sınırları içinde belediyelere, dışında ise il özel idarelerine aittir.

Kıyı Alanlarında Yetki

Kıyı Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 20. maddesi gereği, kıyılarda, doldurma–kurutma alanlarında ve sahil şeritlerinde aykırı yapıların cezalandırılmasında yetki,
– belediye sınırları içinde belediyeye,
– belediye sınırları dışında il özel idaresine aittir.

Danıştay 14. Dairesi, 05.03.2014, E.2012/6054, K.2014/3063 sayılı kararında bu yetki kuralını açıkça teyit etmiştir.

Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde Yetki

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nin 22. maddesi, imar uygulamalarında 3194 sayılı Kanun’a atıf yapmaktadır.
Bu nedenle, TGB’lerde para cezası uygulama yetkisi:
– belediye sınırları içinde belediyelere,
– sınır dışında ise il özel idarelerine aittir.

Alışveriş Merkezlerinde Yetki (Büyükşehirlerde İstisnai Durum)

6585 sayılı Kanun’un 5/7. maddesine göre büyükşehirlerde AVM’lere yapı ruhsatı ve işyeri açma–çalışma ruhsatı verme yetkisi büyükşehir belediyelerine aittir.
Yetki ve usulde paralellik ilkesi gereğince, büyükşehirlerde bulunan alışveriş merkezlerinde imar para cezası uygulama yetkisi de büyükşehir belediyelerine aittir.

İmar Para Cezasına Karşı Başvuru ve Yargı Yolu: İtiraz, Süre ve Dava Açma Usulü

Ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapı nedeniyle verilen imar para cezaları, belediye veya il özel idaresi encümeni tarafından karara bağlanır. Bu kararlar idari işlem niteliğinde olup, ilgililerce hem idare nezdinde itiraz edilebilir hem de doğrudan idari yargı yoluna başvurulabilir.

İtiraz Yolu (İYUK m.11) ve Süre Üzerindeki Etkisi

Encümen kararına karşı dava açmadan önce itiraz etmek zorunlu değildir; ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca ilgililer, dava açma süresi içinde idareye yazılı başvuruda bulunabilirler.

İtirazın süresi ve dava hakkına etkisi şu şekildedir:

  • Dava açma süresi tebliğ tarihinden itibaren 60 gündür (İYUK m.7).
  • Bu 60 günlük süre içinde yapılan itiraz, sürenin işlemesini durdurur.
  • İdare, başvuruya 30 gün içinde cevap vermezse, bu sürenin sonunda başvuru zımnen reddedilmiş sayılır.
  • İdare 30 gün içinde cevap verirse, dava açma süresi cevabın tebliğinden itibaren,
  • Cevap verilmezse, günün bitiminden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder.

Somut örnekle açıklamak gerekirse:
Bir encümen kararı 1 Mart tarihinde tebliğ edilmiş ve ilgilisi 17 Mart’ta (tebliğden sonraki 17. gün) itiraz etmişse, dava açma süresinin 43 günü kalmıştır.
İdare 30 gün içinde cevap vermezse (zımni ret tarihi 16 Nisan olur), bu tarihten itibaren kalan 43 gün yeniden işlemeye başlar ve dava en geç 29 Mayıs’a kadar açılabilir.
Dolayısıyla itiraz, sürenin sıfırdan başlamasını değil, sadece 30 gün süreyle durmasını sağlar.

Dava Açma Usulü ve Görevli Mahkeme

İtiraz yapılmamışsa veya itiraz reddedilmişse, para cezasının iptali için İdare Mahkemesinde dava açılması gerekir. Görevli mahkeme İdare Mahkemesi, yetkili mahkeme ise yapının bulunduğu yer İdare Mahkemesidir.
Bulunduğu ilde idare mahkemesi yoksa, o ilin bağlı olduğu bölge idare merkezi yetkilidir.

Dava açabilmek için encümen kararının ilgilisine usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olması zorunludur. Tebliğ gerçekleşmeden dava açılmışsa, dava “süre başlamadan açılmış” sayılır ve reddedilir. Süreler takvim günü üzerinden hesaplanır; son gün resmî tatile denk gelirse, takip eden ilk iş günü mesai bitiminde sona erer.

Davacı, para cezasına muhatap olan gerçek veya tüzel kişi, davalı ise cezayı tesis eden belediye veya il özel idaresidir. Dava dilekçesinde yalnızca encümen kararının değil, çoğu durumda dayanağı olan yapı tatil tutanağının da iptali istenmelidir. Çünkü tutanakta ölçü, kroki veya etkilenen alan tespiti gibi eksiklikler varsa, bu eksiklikler para cezasını da geçersiz kılar.

Yürütmenin Durdurulması Talebi

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca, yürütmenin durdurulması kararı ancak iki şartın birlikte gerçekleşmesi hâlinde verilebilir:

  1. İşlemin açıkça hukuka aykırı olması,
  2. Uygulanması hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması.

Bu koşulların birlikte aranması, yürütmenin durdurulması kararını sıradan bir ihtiyati tedbir olmaktan çıkarır. Mahkeme böyle bir karar verdiğinde, işlemin açık hukuka aykırılığını zımnen kabul etmiş olur ve bu durum çoğu kez davanın esas yönünden de iptal sonucuna işaret eder.
Özellikle, yürütmenin durdurulması kararı itiraz üzerine Bölge İdare Mahkemesi tarafından verilmişse, bu karar ilk derece mahkemesi açısından bağlayıcı olmasa da yönlendirici niteliktedir ve uygulamada çoğunlukla davanın aynı doğrultuda sonuçlanmasına yol açar.

İmar para cezalarında yürütmenin durdurulması, mali ve hukuki koruma açısından kritik bir aşamadır. Çünkü encümen kararları, tebliğden kısa süre sonra cebren tahsil edilebilir niteliktedir. Yürütmenin durdurulması kararı verilmesi hâlinde, para cezasının tahsili dava sonuçlanıncaya kadar durur; idare haciz veya tahsil işlemi yapamaz.
Talep reddedilirse, ceza tahsil edilebilir; ancak dava sonunda iptal kararı verilirse, ödenen tutarın ilgilinin başvurusu üzerine iadesi zorunludur.

Danıştay içtihatlarına göre, hukuka aykırı bir para cezasının tahsil edilip yıllar sonra iade edilmesi dahi telafisi güç zarar sayılmaktadır. Bu nedenle dava dilekçesinde, açık hukuka aykırılığın göstergeleri (örneğin yanlış bent uygulanması, ölçüm eksikliği, yetkisiz tutanak vb.) somut olarak belirtilmeli; yürütmenin durdurulması talebi de bu hukuka aykırılık ile zarar ihtimalinin birlikte varlığına dayandırılmalıdır.

Sonuç olarak, yürütmenin durdurulması kararı, yalnızca tahsilatı durduran bir ara tedbir değil, çoğu zaman davanın sonucuna yön veren hukuki bir ön değerlendirme niteliği taşır.

İzmir Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinde görülen davamızda encümen kararında aynı kişinin hem başkan hem üye sıfatıyla imza atması nedeniyle ciddi miktarda bir para cezasının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. “3194 sayılı Kanunun 42. maddesi uyarınca 38.874.010,64 TL imar para cezası ile cezalandırılmasına, ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapılmış inşaatların 3194 sayılı Kanun’un 32. maddesi gereğince 2016 yılında alınan tadilat ruhsatı ve eklerine uygun hale getirilmesi için 1 ay süre verilmesine, 1 ay içerisinde aykırılıkların giderilmesi ve yapıların mevzuata uygun hale getirilmesi halinde aynı Kanun’un 42/2-ç maddesi uyarınca belirlenen bedellerin tahsil edilmemesine, aksi halde inşaatların yıktırılmasına ilişkin kararın yürütmesinin durdurulmasına…”

Bu yazımızda imar mevzuatından kaynaklı iptal sebeplerini açıkladık; ancak idare hukukunun usuli güvencelerinden, “kanuni idare”, ““tarafsızlık”, “nesnellik”, “yetkide paralellik”, “işlemlerin kurulma usulü” gibi yetki kurallarından ve temel ilkelerinden doğan çok daha geniş bir iptal sebebi yelpazesi bulunmaktadır. Bunlar ise kapsamı gereği ayrı ve detaylı bir çalışmanın konusudur.

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir