1. Anasayfa
  2. Hukuk

Karavan Park Genelgesi


0

Karavan Park Genelgesi

Karavan Parkları Sorunu ve Hukuki Çerçeve

  1. İstanbul Valiliği Genelgesinin Anlamı ve Sınırları

İstanbul Valiliği’nin 04.09.2025 tarihli genelgesi, karavan parkları meselesini ilk kez resmî gündeme taşımıştır. Artan karavan sayısının şehir yaşamında düzensizlik yarattığı artık inkâr edilemeyecek bir noktaya gelmiş, idare bu sorunu kabul etmek zorunda kalmıştır. Ancak genelge, sonuç doğurucu bir düzenleme değildir; yalnızca idare teşkilatını bağlayan bir talimattır. Vatandaş için doğrudan hak veya yükümlülük yaratmaz. Dahası, kanun ve yönetmeliklerle çeliştiğinde mahkemeler tarafından dikkate alınmaz. Bu nedenle, büyüyen sorunu işaret etmesi bakımından önemli olsa da, çözüm üretme kapasitesi son derece sınırlıdır.

  1. Hukuki Boşluk ve Keyfi Uygulamalar

Sorunun merkezinde iki temel eksiklik vardır: Karavanların mevzuatta açık biçimde tanımlanmamış olması ve imar planlarında kamping ya da karavan parkı fonksiyonuna yeterince yer verilmemesi. Bu iki boşluk birleştiğinde, ruhsatlandırma süreçleri neredeyse imkânsız hale gelmektedir. Motokaravan, çekme karavan ve tiny house gibi birbirinden farklı niteliklere sahip araçların aynı hukuki belirsizliğe tabi tutulması, aralarındaki yapısal ve işlevsel farkların göz ardı edilmesine yol açmaktadır. Belediyeler ve il özel idareleri, net bir çerçeve olmadığı için ruhsat ve izin başvurularını kendi yorumlarına göre değerlendirmekte; aynı şartlardaki taleplerden biri kabul edilirken diğeri reddedilebilmektedir. Bu keyfiyet, vatandaş açısından öngörülebilirliği ortadan kaldırmakta ve hukuk güvenliğini sarsmaktadır.

Daha da önemlisi, imar planlarında kamping fonksiyonu bulunmadığı sürece karavan parkı ya da kamping ruhsatı verilmesi pek mümkün değildir. Kamu yararı bulunduğu noktasında ilgili kurumlardan olumlu görüş alınsa dahi, belediyeler herkese parsel bazında düzenleme yapmamakta; bu nedenle talepler reddedilmektedir. Vatandaşlar ret kararlarına karşı dava açtıklarında da sonuç değişmemekte, çünkü açık bir yasal düzenleme bulunmadığından mahkemeler bu talepleri hukuki zeminde karşılayamamakta ve davalar kaybedilmektedir.

Böylece sorun yalnızca çözümsüz kalmamakta, aynı zamanda çözümsüzlük derinleşmektedir.

  1. İmar Planlamasındaki Eksiklik

Karavan sayısı her geçen yıl artmasına rağmen, imar planlarında bu ihtiyaca uygun ölçüde yer ayrılmamaktadır. Çoğu planda kamping veya karavan parkı fonksiyonu hiç tanımlanmamış, tanımlanan yerlerde ise kapasite fiili ihtiyacın çok gerisinde kalmıştır. Bu durum, ruhsatlı araçların planlama dışına itilmesine ve kontrolsüz biçimde şehir yaşamına dağılmasına yol açmaktadır.

İhtiyaca uygun planlama yapılmadıkça, kamu yararı ortaya konduğunda ruhsat süreçleri kolaylaştırılıp net kriterlere bağlanmadıkça ve talebi reddedilen vatandaş bunu mahkeme yoluyla sağlayamadıkça, sorun büyümeye devam edecektir. Büyük resme dair kapsayıcı çözümler içermeyen düzenlemeler ise çözüm üretmekten çok, yeni sorunların kaynağı olacaktır.

  1. Kamu Yararı ve Şehircilik Perspektifi

Karavan parklarının planlama dışı bırakılması yalnızca bireysel hak ve beklentileri değil, doğrudan kamu yararını da zedelemektedir. Ruhsatlı araçların hukuken korunması gerekirken kaçak yapı muamelesi görmesi, vatandaşın hukuk güvenliğini ortadan kaldırmakta; aynı zamanda ciddi bir ekonomik kaybı beraberinde getirmektedir. On binlerce karavan, turizm ve hizmet sektörüne canlılık katabilecek birer değerken, plansızlık nedeniyle tehdit unsuru gibi algılanmaktadır.

Bu noktada, karavan park edilmesinde sakınca bulunmayan alanlarda lüzumsuz yasaklar getirilmemelidir. Ortak yaşamı olumsuz etkileyecek bölgelerin sınırları ise açık ve net biçimde belirlenmeli; buna karşılık ihtiyaca uygun sayıda karavan parkı planlanarak şehir içindeki işleyiş akıcı hale getirilmelidir.

  1. Kalıcı Çözüm İçin Mevzuat İhtiyacı

Karavan parkları sorununa yönelik geçici idari tedbirler ya da valilik genelgeleri, büyüyen ihtiyacı karşılamaya yetmemektedir. Kalıcı çözüm, ancak karavanların hukuki statüsünün net biçimde tanımlanması ve karavan parklarının mevzuatta açık şekilde düzenlenmesiyle mümkündür.

Bunun için öncelikle motokaravan, çekme karavan ve tiny house gibi araçlar ayrı ayrı tanımlanmalı; hangi şartlarda park edilebilecekleri, hangi alanların karavan parkı olarak planlanabileceği ve ruhsatlandırma süreçlerinin hangi kriterlere bağlanacağı açık kurallarla belirlenmelidir. Bu çerçeve, belediyelerin keyfi uygulamalarını ortadan kaldıracak, mahkemelerin de yeknesak kararlar vermesini sağlayacaktır.

Ayrıca imar planlarında karavan parkı fonksiyonu, artan talebe uygun şekilde yaygınlaştırılmalı ve kapasite ihtiyaca göre hesaplanmalıdır. Kamu yararını gözeten taleplerin hukuki karşılık bulabilmesi için vatandaşın dava yoluyla hakkını araması mümkün hale getirilmeli, idarenin ret kararları keyfi olmaktan çıkarılmalıdır.

Kısacası, karavan parkları meselesi yalnızca bir imar veya turizm politikası değil, doğrudan hukuk devleti ilkesinin sınavı haline gelmiştir. Bu sınavı geçmenin yolu, kapsamlı ve öngörülebilir bir mevzuat reformundan geçmektedir.

 

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir